Okuyan ve okumayan arasındaki fark nasıl anlaşılır? Otuz yıllık yaşamını Türkiye’ de geçirmiş birisiyim. Yaklaşık on iki yıldır yurt dışındayım. Kendimce bir karşılaştırma yapacak olursam; yurt dışında yaşayanlar daha çok okuyorlar. Özellikle dikkatimi çeken, burada orta yaş ve yaşlı insanlar daha çok okumaya meyilliler. Gençlerde okuyor ama onlar kadar değil. Elbette bunun üzerinde, teknolojik gelişmelerin etkisi çok büyüktür. Cep telefonlarının, tabletlerin olduğu ve bir çok sosyal ağın olduğu bir ortamda neden okusun ki insanlar. Aslında teknolojik gelişmelerle insanlar duygulardan kopartılıyor. Yarı insan yarı robot gibi bir durum söz konusu. Çoğumuz bu durumdan bir haber bize sunulan ve bunları fırsat olarak gösteren dijital ortamdan yararlandığımızı düşünüyoruz.
Teknoloji nasıl oluyor da bizi bir birimizden uzaklaştırıyor ve yalnızlaştırıyor. Düşünün bakalım bunu nasıl yapıyorlar? Eskiden arkadaşlarımızla buluşur bir şeyler içmeye giderdik. Sohbetler ederdik, oyunlar oynardık. Bu ve bune benzer bir çok aktiviteyi şimdilerde cep telefonumuzu kullanarak yapıyoruz. Bilgisayardan tavla oynuyoruz. Hiç tanımadığımız kişilerle farklı oyunları da oynuyoruz ve uzaktan sohbetler de ediyoruz. Bir çok internet evlilikleri, birbirlerini iyi tanıyamadıkları için ayrılıyorlar. Aslında teknoji ile hayatımızın kolaylaştığını düşünüyoruz. Ama gerçek şu ki; teknoloji bizi yalnızlaştırıyor ve bencil bireyler haline getiriyor. Elbette ki faydalı yanlarıda vardır. Ama bir insanın sadece kendisini düşünmesi, diğer insanların acısını tam olarak anlayamaması ne kötüdür. Asalak bir toplum, dünyadan bir haber insanlar yığını bu şekilde oluşturuluyor. Tam anlamı ile amaç bu zaten. Uyuyan, kendini düşünen, başkalarının sorununu kendine dert etmeyen insanlar tarih boyunca her zaman daha kolay yönetilmişlerdir .
Aslında söylemek istediğim şudur: Sosyal medya ve teknoloji unsurları beynimizi yavaş yavaş ele geçirmekte. Hazıra konan, emek sarfetmeden kazanan ve kazanmak için kimsenin gözünün yaşına bakılmadığı bir düzen yaratmak. Yukarıda saydığımız ve sayamadığımız bir çok şeyin farkına varan kişiler okuyan insanlar olacaktır. Sürekli internet başında olan, sosyal ağlarda takılan insanlar bu farkındalığı yakalayamayacaklar. Zaten bu farkındalığı o mecralarda bulmaları da imkansızdır. Okuyan insan beyni sorgulayan bir hal alacak ve dünyada olup biteni sorgulayacak. Neden sorusunu soracak. Yapılan işlerin, insanlar üzerinde oynanmak istenenleri hemen anlayacaklardır. Bu gizlenen derin konuyu anlattıktan sonra,okuyan ve okumayan arasındaki fark, klasik olarak şöyle özetlenebilir.
- Okuyan insan kafa yapısı olarak daha entellektüleldir. Bir çok konuda söz sahibidir. Kelime dağırcığı daha geniş olduğu için çok iyi konuşur. Kendisini her zaman ifade edecek bir yapıdadır.
- Okuyan insanlar, at gözlüğü takmazlar. Bilindiği gibi atlara gözlük takılır ve bu gözlüklerin kenarları kapalıdır. Yani at, yanındaki cisimleri körüp korkmasın ve sadece yola odaklansın diye. Burada anlatılmak istenen şey, okuyan insan bir yoldan gitmez. Kendisine farklı yollar çizer. Yani geniş bir bakış açısı, dünya görüşü vardır. Bir örnekle anlatmak gerekirse; bir arkadaşınız eşi ile kavga etmiştir. Bunu sizinle paylaşır. Eşinin, kendisine kötü davrandığını filan söyler. Okumamış birisi yada olaya geniş bakamayan birisi şunu söyleyebilir. O zaman eşinden hemen ayrıl. Bu düz bir mantıktır. Olayı kökten çözdüğünü sanar böyle insanlar. Ama farklı yolların denenip, bu ilişkinin kurtarılabileceğinin söylenmesi gerekir. Mantık bunu söyler. Her zaman karşımızdakine şans vermeliyiz. Bazen sorunun bizde olmasına rağmen, kendimizi haklı gördüğümüz anlar da olur. Doğru bir arkadaş, okumuş bilmiş bir arkadaş, bize her zaman doğru bir yol gösterecektir.
- Okuyan insanlar hem kendisine hemde başkalarına faydalıdır. Okuyan, kültür sahibi biri ile mi arkadaş olmak istediniz. Yoksa okumayan biri ile mi? Olayı farklı noktalara çekmemek gerekiyor. Elbette okumamış bir çok insan da okuyan insanlarla aynı davranışları gösterebilir. Konumuz bu değil yani. Her zaman savunduğum şey şudur. Arkadaşınız sizden daha bilgili ve kültürlü olsun ki, sizde ondan bir şeyler öğrenesiniz. Yani gurur yapmaya gerek yok. Çevrenizde ne kadar çok kendini bilen, iyi yetiştiren insan varsa, sizlerde bu durumdan etkilenecek ve birçok şey onlardan öğreneceksiniz.
- Okuyan insanlarda özgüven çok fazladır. Olmalıdır da zaten. Kendine güvenirler. Karşılaştıkları sorunlarla yüzleşmeyi bilirler. Ve bu sorunların üstesinden geleceklerini düşünür ve pes etmezler.
- Okuyan bireyler, olaylar karşısında eleştirel bir yapıya sahiptir . Her olayı olduğu gibi kabul etmezler. Bu saten basitlik olur. Araştırırlar, bilginin doğruluğundan emin olmak isterler. Günümüz internet dünyasında bir çok bilgi gerçekle alalı değildir. Bu yüzden bir çok kaynaktan aynı konu üzerinde araştırma yaparlar. Kendi düşüncelerini oluşturduktan sonra, kendi perspektifini ortaya koyarlar. Yani kulaktan duyma şeyler söylemezler. Sözlerinin sahibi yine kendileridir.
- Okuyan insanlar konuşmalarda tıkanıp kalmaz. Fazla kelime bilgisi ve sürükleyici konuşma alışkanlığından dolayı, saatlerce konuşabilir.
Kitap okumanın, insana kattıklarının bir kısmını sizlerle paylaştık. Bu kadar faydalı bir alışkanlığı sizlerde umarım kazanabilirsiniz. Her gün beş sayfa kitap okumayı alışkanlık haline getirenler, hayatlarındaki değişiminde farkına varacaklardır. Okumak insana bir kimlik verir. Bir yıllık bir okumanın karşısında sizlerdeki değişimi arkadaşlarınızdan duyacaksınız. Kitap olkuyarak daha farklı düşünecek, konuşacak, yazacak ve hatta davranacaksınız. Hepinizi kitap okuma alışkanlığına davet ediyoruz.
- Okuyan insanlar kendilerini başkalarının yerine koyabilir ve olaylara bu doğrultuda bakabiliriler. Yani okuyan insan empati kurabilir. Empatinin ne olduğu bilmeyenler bu yazımızı okuyabilirler.
En çok okunan yazılarımız: