Bu yazımızda, kekik çayının nasıl hazırlanacağından bahsedeceğiz. Bu tarif eigentlich bitki çayı hazırlamak ile aynı olacak. Öncelikle çaydanlıkta kaynattığımız suyun içerisine bir kaç tutam kuru kekik katmamız yeterli olacaktır. On dakikalık bir bekleme süresinden sonra, kekik çayınız hazır. Afiyetle içebilirsiniz. Bu çay yapımında taze kekik bulabilirseniz daha iyi olur. Özellikle dağ kekiğiniz varsa, bu şifa kaynağı çayın tadında doyum olmayacaktır. Peki kekik çayının bize faydaları nelerdir? Kekik çayı düzenli olarak içilmeye başlandıktan sonra, vücudumuzda meydana gelecek değişimler neler olur?
Kekik çayının faydaları
Bu çay, özellikle soğuk algınlığına bağlı, solunum yolu enfeksiyonlarını ortadan kaldırmak için birebir gerçekleşen bir çaydır. Boğaz ağrılarından, iltihaplanma şikayeti olan günde 3 kez büyük bir bardak kekik çayı içılması durumunda bu şikayetlerinden Allah’ın izni ile kurtulacaklardır.
Ağız kokusu ve diş eti çekilmesi yaşayanlar mutlaka bu çayı içmelidir. Özellikle diş eti çekilmelerine karşı önlem almak çok zordur. Tedavisi ve teşhisi de zordur. Bu bakımdan düzenli olarak tüketilen kekik çayı diş etlerinizin çekilmesini önleyecektir. Ayrıca, ağızda oluşan kötü kokulardan da kurtulmanıza çare olacaktır. Kekik çayını ağızda gargara yaparak daha etkili sonuçlar alabilirsiniz.
Kekik çayı, romatizmal eklem ve kas ağrılarınızı hafifletecektir.
Adet sancılarını azaltır. Adeti düzenler. Bu yüzden bu problemi yaşayanlar mutlak suretle kekik çayını içmeli ve sonuçlarını test etmelidir.
Depresyona iyi gelir. Kendimizi daha iyi hissederiz. İnsana zindelik verir. Beyni berraklaştırır. Düşünme gücünü artırır.
Cildi güzelleştirdiği de söylenmektedir. Zaten su içmek tek başına cildi güzelleştirdiği için, her türlü bitki çayı cild üzerinde olumlu etkiye sahiptir.
Bağışıklık sistemini güçlendirir. Soğuk alğınlıklarına karşı vücut direncini en üst seviyede tutar. Bu sayede, kolay kolay gribal enfeksiyonlara maruz kalmazsınız. Kolay hastalanmadığınız için, sağlıklı ve mutlu bir şekilde yaşamaya devam edersiniz.
Yemeklerden sonra mide şişkinliğini ve hazımsızlığı ortadan kaldırır. Sindirim sistemini düzene sokar. Sindirimi düzenlediği için bir çok hastalığa karşı bizi korur. Özellikle kolon kanserine yakalanma riskini en aza indirir. Kolon kanseri, genellikle erkeklerde yoğun olarak görülen bir hastalıktır.
Kekik çayı, kilo vermek isteyenlerin başvuracağı bir içecektir. Bu çay, açlık hissini bastırır ve metabolizmayı hızlandırır. Bundan dolayı, hiç hareket etmeden yağ yakılmasına yardımcı olur. Bu şekilde, fazla kilolarımızdan kurtulmamızı sağlar. Tabii ki, tek başına kekik çayı yeterli olmayacaktır. İyi hazırlanmış bir diyet programı ile kolaylıkla kilolarınızdan kurtulacaksınız.
ORUÇ TUTARKEN SAKIN BULARI YAPMAYIN!
Oruç tutarken yapılan yanlışlar nelerdir? Bir çok insan açlıkla sınanma kavramını idrak edememektedir. Orucun asıl mantığı açlığı yaşamak ve aç olan insanın halinden anlamaktır. Fakat insanlar sahurda tıka basa yerler, aman aç kalmayayım diye. Bu son derece yanlış bir davranıştır. Hem sağlığımız açısından hem de orucun kavranması açısından. Aslında oruç tutarken aç kalmak sağlıklı olandır. Aç kalan mide sindirimi gerçekleştiremeyeceği için, dinlenmeye geçecektir. Bu da bağırsakların nefes almasını sağlayacak ve bizi daha sağlıklı yapacaktır. Oruç turarken yapılan yanlışlar şu şekilde sıralanabilir.
Oruç tutanların en çok yaptığı yanlışlar
Evet, oruç tutatarken çoğumuz hata yaparız. Sahurdan tıka basa yemek yeriz. Gün boyu iftara kadar uyuruz. Sahurda yeteri kadar su içmeyiz. Tok tutması için kalorisi fazla yiyeceklere yükleniriz. Kimileri hiç sahura kalkmadan oruç tutar. Bu zaten son derece yanlış bir davranıştır. Şimdi sizlere ” oruç tutarken yapılan yanlışlar ” konusundan bahsedeceğiz.
1. Sahurdan hemen sonra uyumaya gitmek
Sahur yaptıktan sonra uyumanın sağlıksız olduğu söylenmektedir. Uzmanlar erken uyuyarak bu sorundan kurtulmamız gerektiğini söylüyorlar. Sahur öncesi yatağa erken gidip uykumuzu iyi alırsak, sahurdan sonra tekrardan uyuma gereksinimi duymayız. İlla uyumalıyım diyenlerde bir saat uysa yeterli olur. Oruç döneminde uyku düzenimizi korumalıyız. Ne çok fazla ne çok az uyumalıyız. Düzenli uyku sayesinde oruç dönemini sıkıntısız atlatabiliriz.
2. Sahura kalkmadan oruç tutmak
Kimileri iftar yemeğinden sonra, hiç sahura kalkmadan orucunu tek bir öğünle tutmak isterler. Ama bu çok yanlıştır. Vücut tek öğünle idare edilmek istendiğinde bir çok hastalıkla karşılaşabiliriz. Ayrıca, tek öğün yiyerek oruç tutmak isteyenler, iftar yemeklerini abartırlar ve çok aşırı yerler. Çünkü, tek öğünle oruçu tamamlamak meşakkatli bir iştir. Bu tür bir davranış saçların dökülmesine neden olduğu gibi, aşırı kilo almamızıda sağlar. Yediklerimizi tam olarak sindirmediğimiz için ve aşırı kalorili yiyecekler yediğimiz için bu besinler yağ olarak vücutta depolanır. En doğrusu sahurda da iftarda da abartmadan yememiğimiz yemektir. Hafif yiyeceklerle beslenirsek hem kolay bir oruç dönemi geçiririz hem de sağlığımızı koruruz.
3. Kalorisi yüksek besinler tüketmek
Oruç döneminde aşırı kilo almamak ve halsizlik sorunları ile karşılaşmamak için kalorisi düşük besinler tüketilmelidir. Aç karınla iftar sofrasına oturunca, tatlılar ve yağlı yemekler iştahımızı kabartır. Hemen bu tarz ağır yiyecekleri yiyerek karnımızı doyurmak isteriz. Ama bunun sonucunda karın ağrısı, şişkinlik, kabızlık gibi sorunlar yaşarız. Bu bağlanmda, yediğimize ve içtiğimize dikkat etmeliyir. Her şeyden azar azar almak, sağığımız için daha iyi olacaktır.
4. Yeterli sıvı tüketimi yapmamak
Oruç boyunca yapılan hataların başında yeteri kadar su içmemek gelmektedir. Özellikle kafeinli, gazlı, şekerli içecekler ile susuzluk ihtiyacı karşılanmak istenmektedir. Asıl olan şey, susuzluğumuzu sadece su ile gidermeliyiz. Bu yaparken dikkat edilmesi gereken konu, iftar ile sahur arasında sürekli su tüketmek gerekir. Sadece iftarda yada sahurda su içmek gün içerisinde sizi zorlayabilir. Aralıklı ve sık sık su içmek daha iyi olacaktır. Su içenler içmeyenlere oranla, oruç zamanını daha problemsiz atlatmaktadırlar.
5 . Sahurda tıka basa yemek yemek
Evet yanlış duymadınız. Bir çok insan aman ertesi gün aç kalmayayım diye, sofrada ne varsa silip süpürür. Birçok kalori bu sayede yatmadan önce alınır ve sindirilmesi zor olduğu için midemizi zorlar. Bu da sağlığımızı bozar. Oruç tutarken korkmamalıyız. Biraz aç kalsak, susus kalsak ne olacak ki. Emin olun ki daha çok sevaba gireceksiniz. Normal bir şekilde yemeğinizi yiyin ve günede normal başlayın. Abartmayın kimse bu kadar kısa bir sürede açlıktan ölmemiştir.
İlginizi çekecek diğer konular:
TIRNAK MANTARINA EVDE DOĞAL ÇÖZÜM
Bu yazımızda, birçoğumuzun sorunu olan tırnak mantarı rahatsızlığını yok etmek için doğal çözüm yöntemlerinden bahsedeceğiz. Tırnak mantarı çok ciddi bir rahatsızlık görülmese de hayatımızı olumsuz yönde etkiler. Ayak tırnaklarının kırılması, iltihaplanması sonucu şiddetli ağrılar yüzünden, yürümekte zorluk çekilir. Bu yüzden, hiç zaman kaybetmeden aşağıda sıralayacağımız yöntemleri kullanarak bu sorundan kalıcı bir şekilde kurtulmak sizin elinizde.
1. Sarımsak
Sarımsak yüzyıllardan beri mikrop öldürücü özelliğinden dolayı kullanılmaktadır. Uygulaması şu şekilde olmaktadır: Öncelikle sorunlu bölge tamamen temizlenmelidir. Dada sonra, bir kaç diş sarımsak havanda dövün. Macunumsu kıvama gelen sarımsağı tırnagımızın üzerine koyup, sargı bezi ile sarmamız yeterlidir. Fakat, sarımsağın tahriş edici özelliğinden dolayı, bekleme süresini kendiniz ayarlamalısınız. Bana sorarsanız 30 dakikadan fazla bekletmemeniz sizin için iyi olacaktır. Bu uygulamadan sonra, sarımsak uygulanan bölge güzelce sabun veya arab sabunu ile yıkanır. Normal sıvı sabunu da kullanabilirsiniz. Bu şekilde her gün olmak koşulu ile, mantardan kurtulana kadar bu uygulamayı deneyebilirsiniz.
2. Hindistan cevizi yağı
Hindistan cevizi yağı sorunlu bölgeye sürün. Bu uygulama günde 3 kez yapın. Hindistan cevizi yağınında besleyici ve mikrop öldürücü özellik vardır. Ayrıca, tırnağı besleyerek tırnağın eskisi gibi canlı ve güçlü görünmesine yardımcı olur.
Hindistan cevizi yağını cildinnizde de gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz. Hindistan’da özellikle kadınların yüzde 90′ ı bu yağı kullanır. Çünkü bu yağ, cildi yumaşatır, besler ve temizler.
3. Limon suyu
Limon suyu da mikrop öldürücü özelliğinden dolayı, mantar hastalığına iyi gelmektedir. Sorunlu bölgeye günde 3 kez olmak koşulu ile limon suyu uygulanır. Limin suyunun içerisinde bulunan asitler, sorunlu bölgedeki bakteri oluşumunu engeller ve yok eder. Buda kısa bir süre içerisinde tırnak mantarının yok olmasını sağlar.
Ayrıca, yarım bardak limon suyu, bir bardak su ve biç çay kaşığı zeytin yağı ile karıştırın. Daha sonra, akşam yatmadan önce yada sabah kalkar kalkmaz içilirse spor yapmadan yağların yakılmasını sağlarsınız.
4. Kekik yağı
Tırnak bölgesine birkaç damla kekik yağı damlatın. Sonra, bu bölgeye masaj yapın. Tamamen emilimini sağladıktan sonra diğer uygulamaya kadar bekleyin. Yıkamaya gerek yoktur. Bu uygulamayı tırnak mantarından kurtulana kadar günde üç kez yapabilirsiniz.
5. Elma sirkesi
Elma sirkesi bir çok cilt sorununda kullanılmakta ve inanılmaz fayda sağlamaktadır. Tırnak mantarı tedavisinde de elma sirkesi kullanılır. Elma sirkesindeki asitler, hastalıklı bölgeyi temizler ve bakteri oluşumunu engeller. Böylelikle, kısa zamanda sağlıklı tırnaklara kavuşuruz.
Bu uygulamayı şöyle yapıyoruz. Elma sirkesine batırdığımız pamuğu tırnağımızın üzerine koyuyoruz. Bunu sargı bezi ile sarıyoruz. Bu şekilde 5 ila 10 saat kadar bekliyoruz. Tırnak mantarı yok olana kadar bunu her gün yapıyoruz.
Kekiğin inanılmaz faydaları nelerdir?
Evde diş beyazlatma
Hemoroide karşı evde yapılması gerekenler
KEKİĞİN İNANILMAZ FAYDALARI
Kekiğin inanılmaz faydaları nelerdir.? Bir çoğumuz sadece et yemeklerinde kullanır bu bitkiyi ve faydasından pek haberdar değildir. Kekik, nanegiller ailesinden gelen çok şifalı bir bitkidir. Kekiği insanlar bir çok yemeğe tat ve sağlık vermesi için kullanırlar. Kekiğin çayı, yağı ve suyu bir çok rahatsızlığa iyi gelmektedir. Özellikle, mide sorunu yaşayan insanlar mutlaka kekik bitkisinin şifasından faydalanmalıdır. Şimdi, hep birlikte kekiğin inanılmaz faydaları konusuna göz atalım.
Ek bir bilgi olarak şunuda söylemeden geçemeyeceğim. Köy ortamında yaşayan ve hayvancılıkla uğraşan bir çok kişi bu olaya şahit olmuştur. Nedir bu olay? Dağlarda otlayan keçi ve koyunlar mide sorunu yaşadıklarında, kekik bitkisini arar, bulur ve yerler. Hayvanlar dahi bu bitkinin kendisi iyi ettiğinin farkına varmıştır. Bu bağlamda, bu bitki Allah’ın bize bir lütfudur.
Kekiğin inanılmaz faydaları nelerdir?
- Kan dolaşımına yardımcı olur. Kırmızı kan hüçrelerinin artmasını sağlar.
- İltihabı önler.
- Doğal bir antibiyotiktir.
- Bakteri, virüs ve mantarla savaşır.
- Yüksek tansiyonu olanlara iyi gelir.
- Saç dökülmesini önler. Erken yaşlarda saç dökülme sorunu olanlar bol bok kekik çayı içmelidir.
- Kadınların muzdarip olduğu meme kanserini önler.
- Mide gazı, şişkinliği ve ağrılarını geçirir.
- Ağız kokusuna karşıda iyi gelir.
- Diş eti çekilmesini önler.
- Sakinleştirici bir etkisi vardır. Uyku problemi yaşayanlara iyi gelir.
- Kansızlık için bire birdir.
- Kekik suyu ile yapılan gargara, ağız ve boğazlardaki bakterilerin yok olmasını sağlar.
- İltihaplı ağrıların tedavisinde de kullanılır.
- Kalb sağlığına iyi gelir. Kalbimizi güçlendirir. Kalp krizine yakalanma riskini azaltır.
- Göz sağlığına iyi gelir. Gözün daha sağlıklı ve parlak görünmesini sağlar.
- Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltır. Beyin hücrelerinin güçlenmesini sağlar.
- Ayrıca kekik yağı, bazı cilt hastalıklarına iyi gelir.
- Vücuttaki toksinleri atar ve bir çok kanser türü ile savaşır.
Unutulmamalıdır ki, kekik genellikle kurutulmuş şekilde kullanıldığında fayda sağlar. Bunun tabiki faydası vardır. Ama, taze kekik, elbette sizler için daha sağlıklı olacaktır. Eğer taze kekik bulabiliyorsanız mutlaka bunu tüketin.
Kekik yağının faydaları nelerdir?
- Kekik yağı, diş ağrıları, diş eti çekilmeleri ve iltihapları önleyici bir etkiye sahiptir. Bir miktar kekik yağı su ile karıştırılıp, ağızda 30 saniye kadar çalkalamak yeterlidir. Bu 3 kez yapmak kafi olacaktır. Bunun sonucunda, bu şikayetlerinizden kurtulursunuz. Ayrıca ağzınız da mis gibi kokar.
- Kekik yağı, vücuttaki yaraların daha çabuk iyileşmesini sağlar.
- Vücuttaki mantar hastalıklarına sürülen kekik yağı iyi gelir. Bu uygulama 4 ila 7 gün boyunca yapılmalıdır. Yan etkisi olmadığı için, tedavi sürecini sizler belirleyebilirsiniz.
- Yüzünüz sivilceli ve gözenekli ise, kekik yağından faydalanabilirsiniz. Ama hassas bir cildiniz varsa, sizde ki etkisini gözlemledikten sonra karar vermelisiniz.
- Solunum yolu rahatsızlıklarında kekik yağını gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz. Balgam sökücü ve iltihap giderici özelliğinden dolayı sizi çok rahatlatacaktır.
- Kekik yağı sayesinde sindirim sistemi düzene girer. Mide rahatlar ve şişkinlik ve gaz sorunu yaşamazsınız.
Kekik yağı kullanılırken dikkat edilmesi gerekenler
Kekik yağı hamilelik dönemi kesinlikle kullanılmamalıdır. Çünkü, bu yağ çok yoğun bir yapıya sahiptir ve kesinlikle seyreltilmelidir.
Kekik yağının kullanımı
- Kekik yağı cillte geniş bir alan için kullanılacaksa, yarım litre suya damla kekik yağı eklenmelidir. Bu karışımı istediğinizi yere pamuk yardımı ile sürebilirsiniz. Yıkamanıza gerek yoktur. Sadece bu karışımın deri tarafından emilimini beklemeniz yeterli olacaktır. Vücut tahrişlerinden korunmak için, öncesinden vucudumuzun küçük bir bölümünde bu karışımı deneyip, etkilerini gözlemlemeliyiz.
- Ağız sağlığı için bir su bardağına 3 damla kekik yağı damlatılmalıdır. Bu su ile ağız iyice çalkalanmalıdır. Bu karışımı gargara yapmakta solunum enfeksiyonlarını yok etmek için harika olur.
- Kekik yağını direk kullanmak için eczanelerden alacağınız kekik yağı kapsüllerini deneyebilirsiniz.
İLİŞKİYİ CANLI TUTMAK İÇİN SORULMASI GEREKEN SORULAR
İlişkiyi canlı tutmak için hangi soruları sormalısınız? Bir ilişkiyi canlı tutmak için bize her zaman öğretilen şey ” Seni seviyorum. ” cümlesini partnerimize sıklıkla söylemektir. Aslında, bu cümleyi sık kullanmak, inandırıcılığımızı kaybettirir. Bunun yerine, partnerimize farklı sorular sorarak ondan cevaplar almak daha iyi olacaktır. Bu şekilde soru cevap cümleleri, iletişimi artıracak ve partnerlerin birbirine olan sevgisini daha üst düzeye çıkaracaktır. Bu soruları kendinizde üretebilirsiniz. Biz size balık yemeyi değil, balık tutmayı öğretiyoruz. Hadi sorularımıza geçelim.
1. Hala dondurmamız var mı?
Eminim herkese saçma gelecek bu soru. Bu tür sorularla partnerinizle iletişime geçiyorsunuz. Birlikte konuşmaya başlıyorsunuz. Sonra, birlikte alışverişe çıkıp, hem dondurmanızı hem de eksik olan diğer malzemeleri alıyorsunuz. Bu esnada hem birliktesiniz, hem sohbet içerisindesiniz. Bu iletişim hali sizi bir arada tutacak ve ilişkinizin canlı kalmasına yardımcı olacaktır. Burada sorulara takılmayın. Aslında amaç, sorular sorarak ortama sohbet katmak. Günümüzde bu basit iletişim sorularından bile çok uzaklaşmışız. Aynı odada oturup hiç kimsenin birbiri ile konuşmadığı ortamlara şahit olmuşsunuzdur. Herkesin elinde cep telefonu, sosyal medya hesaplarında geziniyor. Kim neden sohbet etsin ki! Bu yüzden aynı evde sevdiğiniz kişi ile birlikte iken, yalnız kalmak istemiyorsanız, bu tür sorularla ilişkinizi canlı tutmalısınız. Yapılan araştırmalara göre; sohbet halinde olan çiftler, sohbetten uzak olan çiftlere göre daha mutludur.
2. İlk tanıştığımız günü hatırlıyor musun?
Bu tarz geçmişten sorular, ilişkinin ilk günlerine gitmenizi sağlar. Bu da ilk günlerdeki heyecan duygusunu size anımsatır. Aşık olduğunuz o günler aklınıza gelir. Karnınızda kelebekler uçar ve kendinizi mutlu hissedersiniz. Zamanla ilk günlerdeki gücünü kaybetmeye başlamış aşkınızı, böylelikle tazeleyebilirsiniz. Eski günlerde yaşadığınız güzel anılardan bahsederek mutluluğunuza mutluluk katarsınız. Bu durum sizi birbirinize daha çok bağlar. İlişkinizi taze tutar ve gelecek günlere aşkla bakarsınız.
3. Benden beklentin nedir?
Bu soru gerçekten partnerler için hayati bir öneme sahiptir. Peki neden? Bazen sevdiklerimiz, bazı şeylerin zamanla düzeleceğine inanır. Ve bizde eksik buluduğu, kendisinin hoşuna gitmeyen şeyleri bize söyleyemez. Ama bu konuda utanmamıza veya sıkılmamıza gerek yoktur. Eğer birlikte bir hayata baş koymuşsak, bize iyi gelen şeyleri söylememiz gerekir. Örneğin, bir kadının, eşinden ev işlerinde kendisine yardım etmesini istemesi. Böyle bir durumda erkek olaya pozitif bakmalı ve bu durumu onaylamalıdır. Eğer, bu yardım eşinizi mutlu edecekse, mutlaka yapın. Farklı bir örnek verecek olursak; partneriniz kendisi ile konuştuğunuzda gözlerine bakmadığınızı söyler. Ve ” konuşurken lütfen gözlerime bak ” dediğinde. Bu tür istekler anlayışla karşılanmalı ve ilişkinize değer katmak adına birlikte karar vermek gerekmektedir. Bu sayede, ilişkiniz daha büyür ve aşkın doruklarına ulaşabilirsiniz.
Bir ilişkiyi canlı tutmak istiyorsanız bunları deneyin.
- Birbirinize hediyeler alarak, güzel sözler söyleyerek şımartın.
- Süprizler yapmaktan hiç çekinmeyin.
- Konuşurken göz göze gelmeye özen gösterin.
- Birlikte zaman geçirin. Sohbetler edin ve sizi mutlu eden şeylerden bahsedin.
- Alışılmış olmaktan vazgeçin. Farklı şeyler deneyin.
- Her zaman partnerinizin karşısına düğüne gidiyormuş gibi bakımlı gidin.
- Onu önemsediğinizi, ona değer verdiğinizi her fırsatta ona gösterin.
Diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.
OKUYAN VE OKUMAYAN ARASINDAKİ FARK
Okuyan ve okumayan arasındaki fark nasıl anlaşılır? Otuz yıllık yaşamını Türkiye’ de geçirmiş birisiyim. Yaklaşık on iki yıldır yurt dışındayım. Kendimce bir karşılaştırma yapacak olursam; yurt dışında yaşayanlar daha çok okuyorlar. Özellikle dikkatimi çeken, burada orta yaş ve yaşlı insanlar daha çok okumaya meyilliler. Gençlerde okuyor ama onlar kadar değil. Elbette bunun üzerinde, teknolojik gelişmelerin etkisi çok büyüktür. Cep telefonlarının, tabletlerin olduğu ve bir çok sosyal ağın olduğu bir ortamda neden okusun ki insanlar. Aslında teknolojik gelişmelerle insanlar duygulardan kopartılıyor. Yarı insan yarı robot gibi bir durum söz konusu. Çoğumuz bu durumdan bir haber bize sunulan ve bunları fırsat olarak gösteren dijital ortamdan yararlandığımızı düşünüyoruz.
Teknoloji nasıl oluyor da bizi bir birimizden uzaklaştırıyor ve yalnızlaştırıyor. Düşünün bakalım bunu nasıl yapıyorlar? Eskiden arkadaşlarımızla buluşur bir şeyler içmeye giderdik. Sohbetler ederdik, oyunlar oynardık. Bu ve bune benzer bir çok aktiviteyi şimdilerde cep telefonumuzu kullanarak yapıyoruz. Bilgisayardan tavla oynuyoruz. Hiç tanımadığımız kişilerle farklı oyunları da oynuyoruz ve uzaktan sohbetler de ediyoruz. Bir çok internet evlilikleri, birbirlerini iyi tanıyamadıkları için ayrılıyorlar. Aslında teknoji ile hayatımızın kolaylaştığını düşünüyoruz. Ama gerçek şu ki; teknoloji bizi yalnızlaştırıyor ve bencil bireyler haline getiriyor. Elbette ki faydalı yanlarıda vardır. Ama bir insanın sadece kendisini düşünmesi, diğer insanların acısını tam olarak anlayamaması ne kötüdür. Asalak bir toplum, dünyadan bir haber insanlar yığını bu şekilde oluşturuluyor. Tam anlamı ile amaç bu zaten. Uyuyan, kendini düşünen, başkalarının sorununu kendine dert etmeyen insanlar tarih boyunca her zaman daha kolay yönetilmişlerdir .
Aslında söylemek istediğim şudur: Sosyal medya ve teknoloji unsurları beynimizi yavaş yavaş ele geçirmekte. Hazıra konan, emek sarfetmeden kazanan ve kazanmak için kimsenin gözünün yaşına bakılmadığı bir düzen yaratmak. Yukarıda saydığımız ve sayamadığımız bir çok şeyin farkına varan kişiler okuyan insanlar olacaktır. Sürekli internet başında olan, sosyal ağlarda takılan insanlar bu farkındalığı yakalayamayacaklar. Zaten bu farkındalığı o mecralarda bulmaları da imkansızdır. Okuyan insan beyni sorgulayan bir hal alacak ve dünyada olup biteni sorgulayacak. Neden sorusunu soracak. Yapılan işlerin, insanlar üzerinde oynanmak istenenleri hemen anlayacaklardır. Bu gizlenen derin konuyu anlattıktan sonra,okuyan ve okumayan arasındaki fark, klasik olarak şöyle özetlenebilir.
- Okuyan insan kafa yapısı olarak daha entellektüleldir. Bir çok konuda söz sahibidir. Kelime dağırcığı daha geniş olduğu için çok iyi konuşur. Kendisini her zaman ifade edecek bir yapıdadır.
- Okuyan insanlar, at gözlüğü takmazlar. Bilindiği gibi atlara gözlük takılır ve bu gözlüklerin kenarları kapalıdır. Yani at, yanındaki cisimleri körüp korkmasın ve sadece yola odaklansın diye. Burada anlatılmak istenen şey, okuyan insan bir yoldan gitmez. Kendisine farklı yollar çizer. Yani geniş bir bakış açısı, dünya görüşü vardır. Bir örnekle anlatmak gerekirse; bir arkadaşınız eşi ile kavga etmiştir. Bunu sizinle paylaşır. Eşinin, kendisine kötü davrandığını filan söyler. Okumamış birisi yada olaya geniş bakamayan birisi şunu söyleyebilir. O zaman eşinden hemen ayrıl. Bu düz bir mantıktır. Olayı kökten çözdüğünü sanar böyle insanlar. Ama farklı yolların denenip, bu ilişkinin kurtarılabileceğinin söylenmesi gerekir. Mantık bunu söyler. Her zaman karşımızdakine şans vermeliyiz. Bazen sorunun bizde olmasına rağmen, kendimizi haklı gördüğümüz anlar da olur. Doğru bir arkadaş, okumuş bilmiş bir arkadaş, bize her zaman doğru bir yol gösterecektir.
- Okuyan insanlar hem kendisine hemde başkalarına faydalıdır. Okuyan, kültür sahibi biri ile mi arkadaş olmak istediniz. Yoksa okumayan biri ile mi? Olayı farklı noktalara çekmemek gerekiyor. Elbette okumamış bir çok insan da okuyan insanlarla aynı davranışları gösterebilir. Konumuz bu değil yani. Her zaman savunduğum şey şudur. Arkadaşınız sizden daha bilgili ve kültürlü olsun ki, sizde ondan bir şeyler öğrenesiniz. Yani gurur yapmaya gerek yok. Çevrenizde ne kadar çok kendini bilen, iyi yetiştiren insan varsa, sizlerde bu durumdan etkilenecek ve birçok şey onlardan öğreneceksiniz.
- Okuyan insanlarda özgüven çok fazladır. Olmalıdır da zaten. Kendine güvenirler. Karşılaştıkları sorunlarla yüzleşmeyi bilirler. Ve bu sorunların üstesinden geleceklerini düşünür ve pes etmezler.
- Okuyan bireyler, olaylar karşısında eleştirel bir yapıya sahiptir . Her olayı olduğu gibi kabul etmezler. Bu saten basitlik olur. Araştırırlar, bilginin doğruluğundan emin olmak isterler. Günümüz internet dünyasında bir çok bilgi gerçekle alalı değildir. Bu yüzden bir çok kaynaktan aynı konu üzerinde araştırma yaparlar. Kendi düşüncelerini oluşturduktan sonra, kendi perspektifini ortaya koyarlar. Yani kulaktan duyma şeyler söylemezler. Sözlerinin sahibi yine kendileridir.
- Okuyan insanlar konuşmalarda tıkanıp kalmaz. Fazla kelime bilgisi ve sürükleyici konuşma alışkanlığından dolayı, saatlerce konuşabilir.
Kitap okumanın, insana kattıklarının bir kısmını sizlerle paylaştık. Bu kadar faydalı bir alışkanlığı sizlerde umarım kazanabilirsiniz. Her gün beş sayfa kitap okumayı alışkanlık haline getirenler, hayatlarındaki değişiminde farkına varacaklardır. Okumak insana bir kimlik verir. Bir yıllık bir okumanın karşısında sizlerdeki değişimi arkadaşlarınızdan duyacaksınız. Kitap olkuyarak daha farklı düşünecek, konuşacak, yazacak ve hatta davranacaksınız. Hepinizi kitap okuma alışkanlığına davet ediyoruz.
- Okuyan insanlar kendilerini başkalarının yerine koyabilir ve olaylara bu doğrultuda bakabiliriler. Yani okuyan insan empati kurabilir. Empatinin ne olduğu bilmeyenler bu yazımızı okuyabilirler.
En çok okunan yazılarımız:
EVLENMEDEN ÖNCE SORULMASI GEREKEN SORULAR
Evlenmeden önce sorulması gereken sorular nelerdir? Uzun süreli birliktelikler de bile, partnerimizi anlayamadığımız zamanlar olmuştur. Aslında herşeyin başı, ilişki esnasında açık olmaktır. Yani, bizim için önemli olan soruları, evleneceğimiz kişiye açık ve net bir şekilde sormamız gerekir. Birçoğumuz çekinir, bu sorulara alacağımız cevaplardan korkarız. Evlendikten sonra da hiç beklemediğimiz olaylarla karşılaşırız. Birlikteliklerde aslında bazı ipuçları size yol gösterebilir. Evlenmeden önce sorulması gereken sorular hakkındaki bu ince nüanslara birlikte göz atalım.
Tartışma sırasında birbirinize nasıl davranıyorsunuz?
Evet, evlenmeden önce bize yol gösterecek en önemli olayların başında, tartıştığımız partnerimizin bize nasıl davrandığına bakmamız gerekir. Eğer ciddi bir tartışmada partneriniz, size çok kaba davranıyorsa ve hatta size kaba kuvvet uyguluyor, kötü sözler söylüyor yada bağırarak konuşuyorsa bir durup düşünmenizi öneririm. Size kesin söyleyebilirim ki evlenmeden önce bunları yapan biri evlendikten sonra da size bu şekilde davranacaktır. Evleneceğiniz kişi seçiminde bu tür davranışlar size çok şeyi gösterecektir. Sakın evlenince düzelir diyip bu durumu geçiştirmeyin. Yol yakınken bu sorunlarınızı kalıcı olarak çözmeye çalışın.
Tabii ki, olumlu durumlarda gözden kaçırılmamalıdır. Örneğin; bir tartışma sırasında partneriniz olaya sakin yaklaşıyor ve sizinle bu sorunu konuşarak çözmek istiyorsan durumlar değişir. Kimi sinirlendiğinde dışarıya çıkar sakinleşir ve sonra konuyu konuşur. Kimi karşı tarafın sinirini görünce sadece susar ve olayın sakinleşmesini bekler. En mantıklı , kabul edilebilir durum, eşlerin uygarca tartışmalarıdır. Birbirlerine kötü sözler söylemeden, şiddet uygulamadan sorunları birlikte çözmeleridir.
Evlenmeden önce bu ciddi tartışmalar size evleneceğiniz kişinin kişilik özelliklerini, karekterini size gösterecektir. Evlenmeden önce iyi bir gözlemci olmanız gerekir. Bu sayede doğru kişiyi bulur ve onunla bir ömür boyu mutlu olabilirsiniz.
Evlendikten sonra hemen çocuk yapacak mıyız?
Bu soruyu bir çok kişi evlendikten sonra sorar ve hayal kırıklığına uğrar. Bu yüzden bir çok evlilik başlamadan biter. Özellikle erkekler evlendikten sonra hemen çocuk yapacaklarını düşünür. Eşlerinin de öyle düşündüğünden çok emindir. Ama durum hiçte öyle olmaz. Hemen çocuk sahibi olmak isteyen erkeğin önüne, annenin kariyer hırsı çıkar. Birden herşey tersine döner. Bu nedenle, evlenmeden önce dürüstçe partnerimize şunları sormamız gerekir:
- Evlendikten sonra çocuk sahibi olmak istiyor musun?
- Kaç çocuk sahibi olmak istersin?
- İki çocuk yapacaksak, aralarında kaç yıl olmalıdır?
Nerede yaşayacağız?
Bu soru çok uçlu bir soru olmakla beraber, sorulması gereken soruların başında gelir. Bazen partnerler farklı şehirlerde yaşamaktadırlar. İşleri gereği bir kaç yıl aynı bölgede bulunabilirler. Ama üç beş yıl sonra memleketlerinde yaşamak isteyebilirler. Bu yüzden partnerimize evlendikten sonra nerede yaşayacağız? Sorusu sorulmalıdır.
Bu soru şu şekilde de anlaşılır. Bazen partnerlerden biri ailesinin yanına taşınmak ister. Hasta bir annesi olabilir. Yada ne bileyim ailesini bırakmak istemez. Bu tür konular en baştan konuşulmalıdır. Bazı insanlar iç güveyi olarak yaşayamayacakları için, böyle bir durumda evlenmeden ayrılmayı tercih edecektir. Olmayacak duaya emin demek doğru olmaz. Bazen çok zorlamamak gerekir.
Ev işlerinde bana yardımcı olur musun?
Bazı insanlar ev işlerini evlendikten sonra tek başına göğüslemek istemez. Bu yüzden evlenmeden önce bu soru sorulmalıdır. Aslında erkekler genellikle, aileden gördükleri gibi davrandıkları için, pek ev işlerini sevmezler. Ama kadınlarında gücü bir yere kadar. Kadınlara, her zaman yardım eli uzatmak gerekli ve şarttır.
Borçlarımı ödemek için yardımcı olacak mısın?
Evlenmeden önce çeşitli borçlarımız olabilir. Ev borcumuz, kredi borcumuz olabilir, bir araba almış ve borcunu hala ödüyor olabiliriz. Bu durumda, partnerimize açıkça sormamız gerekir. Borçlarıma ortak mısın? Diye. Bazen bir taraf borçlu olmasına rağmen bunu evlenmeden önce söylemez. Evlendikten sonra, eşimizin borç batağında olduğunu öğrenmek bizi rahatsız eder. Sonuç olarak, bu durum tartışmalara neden olur. Bu tür şeyler evlenmeden önce tüm açıklığı ile söylenmelidir.
Kıskançlığın nasıl?
Bazı insanlar evlendikten sonra birden bire çok kıskanç tavırlar sergiler. Bunu önceden konuşmak sizin için iyi olacaktır. Partnerinize sorun: Sen olmadan arkadaşlarımla buluşabili miyim? Akşam yalnız gezmeye çıksam sorun olur mu? Erkek arkadaşlarımla da ara sıra buşmama ne dersin? Bu sorular partnerinizin kıskançlık krizleri olup olmadığını size göstermeye yetecektir.
Cinsellik anlayışın nedir?
İlişkide eşlerin cinsel istekleri de çok önemlidir. Kimi sıklıkla seks yapmak isterken, diğeri cinselliğe çok fazla önem vermez. Bu konuda çok ısrarcı değildir. Bu yüzden bu konuları konuşarak kendinize uygun, cinsel partnerinizi bulabilirsiniz.
İleride yaşlı ailemize bakar mıyız?
Yaşlılık kimsenin kaçamayacağı bir gerçek. Evleneceğimiz kişiye bunu mutlaka sormalıyız. Anne ve babamı yaşlanırlarsa yanıma almak isterim. Sen ne düşünüyorsun? Bu sadece kendi ailemiz için değil, eşimizin anne ve babası için de geçerlidir. Tarihsel kültürümüzün bize öğrettiği şey; anne ve babalarımızı hiç bir zaman huzur evlerine vermemektir. Eğer yapabiliyorsak, onları hiç bir zaman yalnız bırakmamalıyız. Hem kendi ailemize, hemde eşimizin ailesine ölene kadar bakmak gerekir. Bu Allah katında da çok büyük bir savaptır.
Empati kurabilir misin?
Kendimizi başkalarının yerine koyarak, onlar gibi düşünebilme becerisine empatik olmak denmektedir. Eğer bir insan empati kurabiliyorsa, emin olunki kendini sizin yerinize koyacak ve sizi anladığını size gösterecektir. Empati kuran bir eşe sahip olmak, sizi her zaman mutlu edecektir.
Evlenmeden önce sorulması gereken sorular, konu başlığı altında okuduklarınızla size en uygun çifti bulacaksınız. Bütün evli çiftlere ve evleneceklere ömür boyu mutluluklar dileriz.
Diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz:
HEMOROİDE KARŞI EVDE YAPILMASI GEREKENLER
Hemoroid sorunu olanlar, büyümüş ve ileri derecede hemoroide karşı evde bir çok şey yapabilirler. Örneğin; hemeroid için kremler kullanabiliriz. Hemoroid sorunu olanlar, hemoroidin tetikleyicisi olarak bilinen kabızlık sorunundan kesinlikle kurtulmalıdırlar. Bunun için yapacaklarınızı aşağıda sıralayacağız. Ayrıca, farklı bitki çayları kullanılarak yapılacak oturma banyoları, sarkmış ve ağrılı hemoroidlerin düzelmesini sağlayabilir.
Elbette ki, bazen bu söylenen şeylerin hiç biri sizi iyileştirmeyebilir. Böyle olması durumunda mutlaka doktora gitmeniz gerekecektir. Hemoroid şikayeti olanlar, yeme içmesine dikkat etmeli, kendisini kabız edecek yiyeceklerden uzak durmalıdır. Aşağıda sıralayacağımız maddelere dikkat ederek sizlerde, bu hastalığın üstesinden Allah’ın izniyle geleceksiniz.
Tuvalet alışkanlığınızı değiştirin.
Tuvaletteyken kabızlıktan dolayı zorlanmanız, ve boşaltım esnasındaki baskılama sonucu sorunlu bölgede ağrılar artar. Bu şikayetlerden kurtulmak için şunları yapabilirsiniz:
- Lifli gıdalar tüketerek, kabızlıktan kurtulabilirsiniz. Bol su içmek de önemlidir.
- Eğer tuvalete gitme sinyalini beyinden aldıysanız, kesinlikle bunu ertelemeyin ve hemen tuvalete gidin. Bu isteği ertelerseniz, kabız olabilirsiniz.
- Tuvalette iken acele edilmemeli, gerekirse bir kitapta okuyabilirsiniz.
Kabızlık sorunundan kurtulun.
Başaltım esnasında baskılama sorununu önlemek için yediklerimize dikkat etmeliyiz. Özellikle, lifli yiyecekleri tercih ederek sindirim sistemimizin daha düzenli çalışmasını sağlayabiliriz. Bol bol zeytin yağı tüketmeli, meyve ve sebze yemeli, özellikle hurma meyvesinden yararlanmalısınız. En önemlisi de her gün en az üç litre su içmelisiniz. Yani güzel bir diyet yaparak kabızlıktan kurtulabilirsiniz. İmkanlar doğrultusunda her gün bir tane avakoda yerseniz, kabızlık şikayetinden kurtulabilirsiniz. Bunun yanında, günde 8 ila 10 tane hurmayıyı yiyip, üzerine bir kaç bardak su içerseniz bununda faydasını göreceksiniz.
Sizlere bu hastalıktan şikayeti olan ve kurtulan bazı kişilerin kullandığı yöntemden de bahsetmek istiyorum. Bir arkadaşım, bir ay boyunca japon taktiği dediği bir yöntemden bahsetmişti. Sabah kalkar kalkmaz 1.5 litre suyu beş dakika içinde içiyorsunuz. Bu sayede hızlı içilen su böbreklerden süzülmediği için direk bağırsaklara gidiyormuş. Bu işlem sonunda her sabah rahat bir şekilde tuvalete gittiğini ve kabızlık sorunu yaşamadığı için, bu hastalığı yendiğini anlatmıştı. Sudan zarar gelmeyeceğini bildiğim için ve arkadaşımda hala yaşadığı için sizlere bu yöntemi tavsiye ediyorum.
İkinci yöntem ise şu şekilde: Her akşam 7 ila 10 hurmayı yemekten iki saat sonra yiyorsunuz ve çekirdeklerini de ılık su yardımıyla yutuyorsunuz. Hurmaları yeme sırasında ne kadar su içerseniz sizin için daha iyi olur. Bu yöntem ile de aslında kabızlık sorununu çözüyorsunuz ve hastalıktan kurtuluyorsunuz. Yani hiç kabız olmadığınızda hemoroid şikayetiniz de olmuyor. Tabiki acı hemoroide hiç iyi gelmiyor. Bu yüzden, acılı yemeklerden ve fazla baharattan uzak durulmalıdır.
Hijyen çok önemlidir.
Hemoroid hastaları mutlaka anus bölgesini çok temiz tutmalıdır. Islak mendil genellikle tavsiye edilmez. Islak mendil sorunlu bölgenin daha da tahriş olmasına neden olabilir. Bu dönemlerde, anüs bölgesi su ile yıkanmalı ve temiz bir havlu ile iyice kurutulmalıdır. Islak kalması kesinlikle önerilmez.
Oturma banyoları mutlaka yapılmalıdır.
Eczanelerde özellikle bu rahatsızlık için toz halinde ilaçlar satılmaktadır. Bunu suyun içerisine katarak 10 ile 20 dakikalık oturma banyoları önerilmektedir. Özellile dış hemoroid zamanlarında oturma banyoları ile ağrıları azaltmak mümkündür. Suyun çok sıcak olmamasına özen gösterilmeli ve dış hemoroidi olanlar bu çıkıntılı kısmı anüs bölgesine doğru ovalayarak sokmalıdır. Dışarıda kalan hemoroidin iyileşmesi çok zordur. Bu yüzde ovalama ve itme tekniği ile bu yapılmalıdır. İç kısımda bulunan hemoroidlerin kendi kendine iyileşmesi daha kolaydır.
Hemoroid için merhem kullanımı
Bazen hemoroid çok acı verir. Bu dönemlerde acıyı azaltıcı yani ağrı kesici özelliğine sahip bazı melhemler kullanmakta yarar vardır. Hindistan bölgesinde bu rahatsızlık için evde yaptıkları bir karışımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir kaç diş sarımsağı sahanda dövün ve bir yemek kaşı kadar hindistan cevizi yağını karıştırın. Bu karışımı buzdolabınızdada bir haftaya kadar saklıyabilirsiniz. Bu karışımı eczanelerde satılan sargı bezi ile anüs bölgesine koyup 5 ila 15 dakika bekletin. Bu da ağrılarınızı alacak ve sorunlu bölgenin iyileştiğine şahit olacaksınız. Ama bekleme süresini kendiniz ayarlamalısınız. Sarımsak karışımı cildi tahriş edebilmektedir. Bu da kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.
Bu sorundan muzdarip olan bütün arkadaşlarımıza acil şifalar diliyoruz. Umarım bu yöntemler sayesinde şikayetlerinizden kurtulursunuz.
BEBEK DOĞMADAN ALINMASI GEREKENLER
Bebek doğmadan alınması gerekenler nelerdir? Anne adayları bebekleri doğmadan önce bir çok şeyi hazırlamak zorundadır. Sadece, çocuk odası hazırlamakla bu iş bitmemektedir. Bunun yanında, bir çok hazırlanması gereken şey bulunmaktadır. ‘ Bebek doğmadan alınması gerekenler ‘ yazımızı okuduktan sonra sizlerde doğmum öncesi bebeğiniz için gerekli olan şeyleri tamamlayacaksınız.
Bebek için ilk alınması gerekenler
Hamilelik döneminde anneler bu konuda çok kafa yorarlar. Bu yazımızı okuduktan sonra sizlere ışık tutacak bir çok ipucunu bulacaksınız. Bebekler için ilk alış verişinizde nelere dikkat edeceğinizden bahsedeceğiz:
Mevsimine göre kıyafetler
Zaten doğum sırasında bebeğinize bir tulum giydirilecektir. Önemli olan eve geldiğinizde bebeğinize uygun giyisilerin olmasıdır. Yeni doğan bebekler için elbise alırken dikkatli olunması gerekmektedir. Gereğinden fazla kıyafet almamaya dikkat edin. Çünkü, bebek kısa bir süre sonra büyüyecek ve aldığınız bir çok giyisi kendisine olmayacaktır. Bundan dolayı bu konuda tecrübe sahibi olan anne arkadaşlarınızdan eski bebek kıyafetlerini isteyebilirsiniz. Yada ikinci el kıyafetler alarak ekonominize katkı sağlayabilirsiniz. İllada ben bebeğime yeni kıyafetler almak istiyorum diyorsanız. Abartmadan birkaç takım elbise almanızı tavsiye edebilirim. Zaten bebek görmeliğine gelen Dediğimiz gibi; bir iki hafta sonra aldığınız kıyafetller bebeğinize olmayacaktır. Bir aylıkken aldığınız kıyafetleri bebeğinize daha uzun giydirebilirsiniz.
Çocuk bezi tabiki:)
Aslında bebekler için en başta alınması gereken şey çocuk bezleridir. Çocuk bezinin yanında çocuk cildine zarar vermeyen ıslak mendiller de unutulmamalıdır. Bununla birlikte, çocuğun altını değiştirdikten sonra, odanın kokmaması için kapalı, sadece çocuk bezleri için tasarlanmış çöp kutuları almak gerekir.
Eve götürürken bebek koltuğu
Hastahaneden çıktıktan sonra bebeği eve götürürken güvenli bir bebek koltuğuna ihtiyacınız olacaktır. Bu koltuk her zaman işinizi kolaylaştırır. Küçük dışarı gezmelerinde, araba ile biryere gitmek istediğinizde bu koltuk size büyük bir kolaylık sağlayacaktır. Fakat, bebeklerin uzun süre bu koltuklarda oturtulması çok sağlıklı değildir.
Bebek arabası ve seçimi
Bebek arabaları bebekler için çok önemlidir. Bebekler için araba almadan önce bu konuda tecrübeli olan kişilerden bilgiler alınmalıdır. Arabanın büyüklüğü, katlanır olması, tekerlek sistemi, kolay sürülmesi gibi özellikleri test edilmelidir. Özellikle, çok fazla büyük olmaması ve katlanır olması, araba bagajına sığmasını kolaylaştırır.
Alt değiştirme masası
Bebeğin altını değiştireceğiniz ve giydireceğiniz bir masa şarttır. Bu masayı alırken, boyu size uygun olmalı, mümkünse boy ayarlaması yapılabilen masalar tercih edilmelidir. Bu sayede bel ağrılarınızdan kurtulabilirsiniz. Tabi alt değiştirme işini eşinizede öğretebilirsiniz. Bu sayede, bir iş bölü yapmış olur ve daha az yorulursunuz.
Ayrıca, değiştirme masasının alt ve üst kısmında bölmeler olmalıdır. Bu sayede, bebeğinizin çocuk bezlerini, kıyafetlerini koyabilirsiniz.
Bebek yatağı
Bebeğiniz için uygun büyüklükte bir yatak almalısınız. Genellikle yatak odasında, yatağınızın yanına sığacak büyüklükte bir bebek yatağı almak en mantılısı olacaktır. Bu yataklarında boyları ayarlanabilmektedir. Hatta bazılarında açılan bir kapıda bulunur. Bebekler büyüdüklerinde, kapısını açarak yatağından kendi kendine çıkar. Bu da size büyük bir kolaylık sağlayacaktır. Yüksekliği kendi yatak boyuna ayarlayıp, yan kapak çıkartılırsa, bebeğinizle birlikte aynı hizada uyuyabilirsiniz. Bu da size emzirme sırasında kolaylık sağlar.
Size vereceğimiz liste ile eksiklerinizi kapatabilirsiniz.
- Bebek arabası
- Alt değiştirme masası ve minderi
- Uyku tulumu
- Çocuk bezi
- Ağız silme bezi
- Banyo leyeni
- Uyurken oynayacağı yumuşak bir bez yada bez bebek
- Islak mendil
- Bebek koltuğu
- Bebek dinleme telsizi
- Gece lambası
- Yatak kenarlarında koruma minderleri
EMZİREN ANNELERDE BESLENME NASIL OLMALIDIR?
Emziren annelerde beslenme gerçekten çok önemlidir.Anne sütünün bebekler için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Peki emziren annelerde sütü artıracak bir beslenme nasıl olmalıdır? Aslında emzirme döneminde annelere diyet önerilmemektedir. Fakat düzenli bir beslenme şarttır. Yani her besinden yemek gerekmektedir. Meyve ve sebze, tahıl ürünleri, yağsız kırmızı et ve balık gibi bütün gıdalardan tüketerek bebeğiniz için gerekli olan kaliteli sütü sağlayabilirsiniz.
Tavuk, yumurta, baklagiler ve yağsız sığır eti yiyerek gerekli olan proteyini depolayabiliriz. Ayrıca, sağlıklı yağlar bakımından zengin olan fındık, zeytin yağı, avakado, somon ve uskumru balığını tüketetmeliyiz. Fakat yağlı balık abartılmadan yenmelidir. Haftada bir ile iki kez yemek yeterli olacaktır. Fazla yağ tüketimi bebeğimize zarar verir. Emziren annelerde beslenme önemli bir olaydır. Aşağıda belirtilen maddelere uyarak, sizlerde doğru beslenme ile bebeğiniz için en iyisini yapacaksınız.
Emziren anneler bu besinlerden uzak durmalıdır.
Emziren annelerin uzak durması gerek besinler elbette vardır. Bunlar hem anneye hemde bebeğin sağlığına iyi gelmez.
- Kafein
Yenilen ve içilen her şey süte geçer. Bu yüzden emzirme döneminde çok fazla kahve tüketmemeliyiz. Kafein en çok kahvede bulunduğu gibi, kola, enerji içecekleri ve bazı çikolata türlerinde bulunmaktadır. Uzmanlar emziren enneler için günde bir fincan kahveden daha fazlasının alınmamasını önermektedirler.
- Alkol
Alkol alımı süt verimliliğini düşürür. Ama günde bir kadeh şarap içmenin emziren annelerde sorun yaratmayacağı uzmanlarca söylenmektedir. Ama bence ne olursa olsun emzirme dönemlerinde alkolden uzak durmak en mantıklı davranış olacaktır. Günümüzde bir çok araştırma emperyalist güçler adına sonuçlarını açıkladıklarını düşünecek olursak, her söylenenede inanmamakta yarar olduguğu düşünmekteyim. Ama, ben alkol almadan yapamam diyenlerede tavsiyem şu olabilir. Alkol vücutta bir gün etkisini gösterdiği için, süt sağma makinası ile bir bir miktar süt sağılmalı ve o gün sadece bu süt bebeğe verilmelidir. Bu şekilde bebeğimizi bir nebze olsun korumuş olabiliriz.
Baharatlı yemekler yemelimiyim?
Eğer baharatlı yemekleri seviyorsanız, emzirme döneminde de bu yemekleri rahatlıkla yiyebilirsiniz. Bebek sizin yediğiniz yemeklerin tadını sütte alacaktır. Bu sayede ileride yani çocukluk döneminde çocuğunuz baharatlı yemeklerin tadını aldığı için bu yemekleri yerken zorluk çekmeyecektir. Aslında emzirme döneminde çocuğunuzun yemek seçmemesini istiyorsanız, her yemekten yemelisiniz. Tatlı, yağlı, ekşi farketmeksizin her türlü yemeği yemeyi deneyin.
Emzirirken daha çok su içmelimiyiz?
Elbette emziren annelerin daha fazla su tüketmesi gerekmektedir. Vücut gerekli sıvı alımı sayesinde süt üretimini en üst seviyeye taşır. Emziren anneler için günde 3 litre su içmesi gerekmektedir. Bunun yanında her emzirme öncesinde alınacak bir barkak su, meyve suyu yada süt sizin sıvı alımı ihtiyacınıza ek bir katkı yapacaktır.
Emzirirken diyet yapmalı mıyım?
Emzirme döneminde fazla kilolardan kurtulmak için diyet yapmanıza gerek yoktur. Bebeğiniz için her türlü besini dikkatli bir şekilde almalısınız. Aldığınız yağ miktarı konusunda endişe etmemeniz gerekir. Çünkü alınan yağlar süt oluşumunda önemlidir. Ayrıca bu yağlar zaten süte geçtiği için, emzirme sırasında bu yağlardan kurtulursunuz. Yani emzirme aslında diyet ile birlikte düşünülmelidir.
Eğer emzirme döneminde çok aşırı kilo alıyorsanız veya kilo kaybı yaşıyorsanız, düzenli ve dengeli beslenip beslenmediğinize bakmalısınız. Hep aynı şeylerde yemek, içmek de sağlığınız açısından uygun olmayabilir.
İlginizi çekecek diğer konular: